Cehalet ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır. (Karl Marx)
Uzun zamandır unuttuklarımız var. Biz dil, din, ırk,
cinsiyet veya kültür kimliğimizden önce bir insanız. Yani sadece bir etimolojik
makine değil duyguları, istekleri ve farklılıkları olan bir insan. Ama sistem
bizi yani insanlığımızı bir kenara itip en az maliyetle çalışan ve durmadan
üreten makinelere benzetmek için elinden geleni yapıyor.
Günü 24 saate bölen sistem, bunun 6 saatini uyumaya, 12
saatini çalışmaya, 2 saatini zorunlu ihtiyaçlarımıza ve geri kalan 4 saati de
ideolojik pompala aracı olan TV, İnternet, sosyal medya gibi örümcek ağına bağlayarak
bütün hayatımızı yönetiyor. Hafta sonlarını da, bir sonraki çalışma haftasına bizim hazırlanmamız için, gücünü tekrar toparlayan yani akülerini tekrar
doldurmuş robotlara dönüşmemizi istiyor.
Böyle bir hayatı kabullenip bu hayata karşı gelmeden,
sahibinin istekleri üzerinden hayat geçiren ve böyle bir hayatın devamı için oy
vererek iktidarda bulunan sistem düşüncesini ayakta tutmaya çalışan milyonlarca
hatta dünya ölçeğinde milyarlarca insan bulunmakta.
Bu duruma karşı gelenler yok mu? Tabii ki de var. Ama ne
yazık ki sistem kendini, çoğunluk ne yaparsa azınlık da onu uygulamak
zorunluluğu vardır olarak tanımladığı için karşı gelenleri nötr durumda
göstermeye çalışmaktadır. Eğer biraz incelersek bu sistemin devamlılığını sağlayanlar ile
nötr kalmış insanlar arasında net bir fark karşımıza hemen çıkmaktadır. Büyük kısım
böyle yaşamayı alışkanlık haline getirmiş ve böyle yaşamayı yaşam saymakta iken diğer azınlık taraf dediğimiz kitle ise insanın insanca yaşayacağı bir dünyanın var olabileceğine
inanarak her bulduğu zaman diliminde bunun için mücadele vermiştir.
Mücadelenin nasıl yapılmakta olduğu belki uzun vadeli
bir çalışmayla açıklanabilir ama ben bu ilk yazıda niçin milyonlarca insanın bu
düzene destek olduğundan ya da destek olunduğundan bahsetmek istiyorum.
Yeryüzünde yaşayan insanlar kendi
kaderini başkaları tarafından çizildiği ve bu kendileri dışında çizilen
kaderleri doğrultusunda hayatlarının nereye gittiğini sorgulamadan, devlet denilen
otoritenin en iyisini bildiğini düşünerek hayatlarını yaşamışlardır. (Devlet ve otorite
kavramı hakkında en kısa sürede bir çalışma yapıp paylaşacağım)
Devlet otoritesi dışında çok eski zamanlardan yani ilkel komünal dönemden bugüne insanlar üzerinde en
büyük baskı aygıtı olan otorite aslında din kavramıyla oluşmuştur. Bu baskı zaman
içinde tek Tanrılı hale gelmiş tam olarak gelişimini tamamlamıştır.
Tek Tanrılı dinlerde din adamlarının görevi ise insanların boyun eğmesini sağlamak, hayatlarında oluşan her türlü olumlu ya da olumsuz durumların sadece Tanrı’dan geldiğini
aktarmak olmuş, insanlara öldükten sonra bu sefaletin bitip cennet topraklarında
sonsuz mutlu olacaklarını sanki orayı görmüş gibi davranarak aktarmışlardır. Bu durum da insanların korkmasına neden olmuş ve biat etmesinin
önündeki tüm engellerin kalkmasını sağlamıştır.
Aslında insan doğası gereği korkak bir canlıdır. Onu korkak
yapan cahilliği ve onun mücadele etmeyişi olmuştur. Öğrenmek ve kendini
geliştirmek hep küçük ölçekte farklı düşünebilen insanlar tarafından savunulmuş ve tarih, bugünlere
geldiğinde bu farklı düşünebilen azınlıkta kalan insanlar tarafından hayata karşı
gelme mücadelesi devam etmiştir.
Evet insanlar cahiliyetleri sonucu hep korkak yaşamışlardır.
Bu korkaklıkları din ve devlet otoritesinin her daim onlar üzerinde baskı unsuru
oluşturmasına ve din ve devlet otoritesine biat etmelerine neden olmuştur. *
Düşünmeyen hayvandan, düşünen hayvana geçmek için varlık
olarak insanın uzun zamandır sadece para, hırs ve şehvet amacıyla kullandıkları akılarını yeniden fabrika ayarlarına döndürüp hayatı ve doğayı tekrar
düşünerek yeni bir bakış açısı gerçekleştirilmesi gerekmektedir. İşte bu durum
oluştuğunda, düşünebilen insanların çoğalması ve yeni
**Prometheus’ların oluşması için bir
başlangıç olacaktır.
*http://yunanmitolojisi.com/tags/prometheus-kimdir.html
**Yunanmitolojisinde Prometheus, Epimetheus, Atlas ve Menoitios ile
birlikte, Titan Iapetos'un OkeanidAsia'dan veya Klymene'den doğmuş dört oğlundan
biridir. (http://yunanmitolojisi.com/tags/prometheus-kimdir.html)
Yazılarınızı büyük bir zevkle okuyorum sizin gibi düşünürlere malesef ülkemizde değer verilmiyor Yeni yazılarınızı merak ve heyecan ile bekliyor olacağım.
YanıtlaSil